29 Mart 2008 Cumartesi

Kontrol Kimde, bizde mi, yoksa ......?

İkinci Aktarımda geliyor. Anı şekilde bunuda Arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.


Kullandığınız aracın, uydudan yönetilebilen, attığı her adımı denetlenebilen bir araç olduğunu öğrenseniz ne hissederdiniz????!!!


Bu bir hikâye, ya da şehir efsanesi değil.

Yaşanmış bir olayın kahramanından dinlediğim gerçek bir anı. İster
inanın, ister inanmayın cinsinden. Hele bir de son yıllarda satın aldığınız lüks
bir Mercedes sahibiyseniz bence bu yazıyı iki kere okumanızda fayda var.
Günümüz zenginliğinin simge markası Mercedes otomobillerinin
sağlamlığını, dayanıklılığını bilmeyen yoktur.

Aralarında babaları oldukça nüfuzlu kişiler olan, hatta bir bankanın en
üst düzey yöneticilerinden birinin de oğlunun bulunduğu dört genç, geçtiğimiz
yılın yaz ayında İstanbul Anadolu yakasından babalarının yeni aldığı
otomobille E-5 üzerinden Tekirdağ'a doğru yola çıkarlar.
Amacı olmayan bir gezintidir bu.

Dört arkadaş Silivri'yi de geçtikten sonra hava kararmaya başlayınca
uygun bir yerden geri dönmek isterler. Silivri'den 40-50 km sonra bir sapaktan
geri dönerler. Oto yoldan çıkan gençlerden biri rahatsızlanır.
Otomobil yolun kenarına çekilir, arkadaşlarına temiz hava aldıran gençler
tarlaların kenarında bir süre yürüdükten sonra geri dönerler.
Arabayı kullanan genç, anahtarı düşürdüğünü fark ettiğinde arabanın
otomatik kilitlerinin kapıyı adeta bir kaleye çevirdiğini anlar.
Dört genç yürüdükleri yol kenarında girdikleri tarla çizileri arasında
Mercedes'in anahtarını aramaya başlar. Cep telefonlarının cılız ışıkları
ile yarım saatten fazla süren aramanın ardından anahtar bulunmaz.
Bir çekiciye yükleyip arabayı Anadolu yakasına evin önüne getirmeyi
düşünürler önce, ama arabayı babasından izinsiz aldığını söyleyen genç
bunu kabul etmez. Babasının haberi olacağı ve kendisine kızacağı endişesiyle
iyice paniğe kapılır.

Gençlerden biri, cep telefonundan Mercedes'in İstanbul'daki temsilcisine
ulaşır. Kendini ve aracın yanında bulunan arkadaşlarını tanıtır.
Kendilerine bir servis aracı yollanmasını isteyen genç, bu konuda olumsuz
yanıt alır. Ama ısrarlı çıkış ve siyasi bir nüfuzun varlığının
hissettirilmesi kısa sürede sonuç verir.
Mercedes'in Türkiye ofisinde etkili bir isim, Silivri yakınlarında
gecenin karanlığında bir otomobilin etrafında dolaşan gençlere umut olur.
Kendilerini arayan Mercedes yetkilisi önce gençlere kullandıkları araçla
ilgili bilinmesi gereken özel bilgiler sorar.
Aracın kime ait olduğu, plakası, araç sahibinin ev iş teli ve adresleri
gibi güvenlikle ilgili bir takım sorular yöneltilir.

Bu bilgilerin doğruluğunun teyit edilmesinin ardından, yönetici başka bir
telefonla Almanca görüşmelere başlar.
Mercedes yetkilisi, gençlerin en önemli müşterilerinden birinin oğlu
olduğunu telefonda konuştuğu kişiye anlatmaktadır.
Mercedes'teki telefon trafiği devam ederken gençler mahsur kaldıkları köy
yolunda eve dönüşte babalarına ne diyeceklerini düşünürken, yetkili aracı
kimin kullandığını sorar.

Otomobil sahibinin oğlu kendisinin kullandığını söyler.
-Şu anda bulunduğunuz yerden oturduğunuz ev ya da park edeceğiniz yere ne
kadar sürede ulaşabilirsiniz.
-2 saat 10 ya da 15 dakika içerisindeBu sırada Almanya'daki yetkili
Türkiye'de konuştuğu yöneticiye talimatları iletir.
-Sürücü otomobilin yanına gelsin.
Gençler zaten otomobilin yanındadır.
Beş on saniye sonra önce otomobilin iç lambası kendiliğinden yanar.
Ardından Park lambaları, sonra motor çalışır. Ardından kapıların kilidi
açılır. Telefondan ikinci talimat gelir.
-Sürücü otomobile binsin.
Otomobili kullanan genç ve arkadaşları şaşkınlık içinde otomobile biner.
Direksiyonun kilitli olduğunu fark eder. Bu sorun da 30 saniye sonra
giderilir.
Telefondan son talimat gelir.
-Aracın en son park edildiği yere ulaşması için size 2 saat 20 dakika
izin verildi. Araç 2 saat 20 dakika sonra yeniden stop ettirilecek ve kapıları
kilitlenerek emniyet altına alınacak. Geçmiş olsun iyi yolculuklar.
Otomobilin sürücü koltuğuna oturan genç ve arkadaşları şoke olmuş
durumdadır. O köy yolundan keskin bir U dönüşü yaparak istenilen süre
içinde İstanbul'da Anadolu yakasındaki evin önüne ulaşmayı başarırlar.
Gençler sözü edilen saat ve dakikanın dolmasını beklerler aracın yanında.
Araç motoru durdurulur ve kapılar kilitlenir.
Yedek anahtarın bile kullanımı iptal edilirken şirket araç sahibine bir
sonraki gün yeni anahtarını ulaştırır.

Bu olayı anlatan arkadaşım aracın içinde bulunanlardan biridir.
O yaşadıklarını anlatırken başta Susurluk kazası olmak üzere, bütün Alman
malı BMW ve Mercedes marka otomobillerin karıştığı olaylar ve Türkiye'de
çok tartışılan kazalar aklıma geldi.
Rahmetli Vali Recep Yazıcıoğlu, Bakan Adnan Kahveci ve Mustafa Taşar gibi
nice değerlerimizin birbiri ardına yollarda kaybettiğimizi düşündüm. İçim
sızladı.

Bakanlarımızın, milletvekillerimizin bindiği güvenlik açısından " Kale"
olarak nitelendirilen son model lüks otomobillerin aslında tepemizde
dolaşıp duran bir uydunun kör bir frekansında yol aldığını düşündüm.
Parasını bastırıp satın aldığı otomobilin kontak anahtarının bir nevi
mülkiyet sembolü olduğu ülkemizde, binlerce lüks aracın asıl sahibinin
hâlâ üretici şirket olduğunu hissetmek içimi burktu.
Aynı araçlar uzaktan böylesine kontrol edilebiliyorsa, neden içindeki
konuşmalar dinlenmesin, ürettiği sattığı aracı kontrol edebilen güç,
içindeki kişilerin konuşmalarını dinlemeyecek kadar aptal olamaz diye
düşündüm ve ürperdim.


1 yorum:

nar_ı beyza dedi ki...

evet insan düşünüp ürpetiyor...
güçlü insanlar güçlü arabalar alırlar ve onlardan daha güçlü olanlar tarafından....
Adnan Kahveci,Recep Yazıcıoğlu (Allah Rahmet eylesin)hala zaman zaman aklıma gelip de üzüldüğüm olaylardır...

tşkler Ali ...